29 Mart 2024 / 19 Ramazan 1445

Gül'ü Tefsir Edebilmek

dfzh

Bu yolda gidenler öyle iyi bilir ki Gülün Yolculuğunu…

Haydi, bilmeyenlerle bir yolculuğa çıkalım beraber.
Önce bu yola talip olmak gerekir, yoksa gülden başka çiçeklerde var, dikensiz, isteyen onlara gidebilir.
Ama madem yolun gülün yolculuğuna benziyor, talebin onu istiyor, o zaman hazır ol, karşılaşacaklarına.
Yolculuğa başladık.
Yol dikenli, başladı bile seni incitmeye, canından can kanından kan damlar sızım sızım.
Yılmak yok devam, bak senden önce giden kardeşlerin var, onlarda gidiyor ayakları kanaya kanaya, yürekleri sızlaya sızlaya.

Bak ufukta yeşil yapraklar var bunlar senin ailen, dostların sevdiklerin, akrabaların…
Çok sevdin hepsini değil mi?
Varını yoğunu vermek istedin, canını isteseler verirdin, o kadar çok sevdin herkesi, çünkü hamurunda SEVGİ vardı, VEDUD esması ağır basıyordu yaradılışında.
Elinde değildi ki sevmemek, çok kırdılar gönlünü, analı babalı yetim büyüdün, bilirsin kırık gönlün ne olduğunu.
Bu yüzden midir ki dayanamazdın bir kırık gönül görsen.
Sevdin herkesi şartsız sevdin, karşılıksız sevdin, beklentisiz sevdin.
Anlamadılar, incittiler seni, boynu bükük ayrıldın onlardan ya da, onlar senden…
Bak yol devam ediyor, gülün dalı uzun daha, demek ki bitmedi bu yol daha.
Yinemi dikenler, ahh kanattı yine ayaklarımı, olsun, alıştım acılara varsın kanatsın, yansın yüreğim.
Ağlarsın kimsenin görmediği yerlerde, ağlarsın doyasıya, yağmur olur söndürür yanan yüreğinin acılarını.
Yine yeşil yapraklar çıktı, bari bunlara tutunayım, ne olur ihtiyacım var,sevgisiz yaşayamam ben ne olur sizde kırmayın beni,bari siz bana karşılık verin!!!!
Dersin…
Yok mu? Bitti mi? Her yerde sevgiye neden bu kadar düşman herkes, neden menfaat olmuş tüm sevgiler, zor mu karşılıksız sevmek zor mu?
Tutundun sımsıkı bu yapraklara bırakmayacağım artık, aradığım belki bu sevgilerdi dersin.
Yok yok yine atıldın, itildin, yine vuruldun kalbinden.
Yarim, eşim, evladım, komşum dedin, varını yoğunu fedaya hazırdın onlar için, ettinde .
Ne mi oldu boş verin.
Hadi gönlüm yola devam, gül yolculuğuna madem girdik hadi devam edelim.

Elbet vardır bu yolun üzerinde olmamızın bir sebebi, Mevlam hiç bir kulunu boş yere bir yerde bulundurmaz vardır bir hikmeti.
Merkez Efendi’nin dediği gibi her şey merkezinde.
Dikenler yine kanatıyor yüreğini taşlayan taşlayana.
Artık ümidini kaybetmek üzeresin.
Öyle bir sevgisiz kaldı ki yüreğin, tam bu dünyada sevgiye yer yok diyecektin ki…
Orda ne farklı bir şey çıkıyor önüne, bu karşılaştığın yapraklara benzemiyor, bu farklı, sanki içinde bir sır saklıyor gibi.
Aman Allah’ım bu ne güzellik, nereye geldim ben, dersin…
Nedir bu kat kat kırmızı perdeler neyi anlatıyor sırrı nedir?
Gül bahçelerini hep dışarıda arardın, sanki artık yüreğinde gül bahçesini yaşıyorsun…
Evet, sevgi bitmemiş demek, diğer sevgilerden vefa göremeyişinin sebebi bu olsa gerekti.
Eğer onlarda takılıp kalsaymışsın bu güzelliği göremeyecektin…
Bu sevgi ALLAH SEVGİSİ…

Allahım tüm dertlerim bitti, artık yüreğim acımıyor sanki güneş benim içimde doğdu.

İçimdeki karanlıklar bitti, tüm kalp hastalıklarım yandı bitti.
Artık Mevlana h.z.leri gibi bakabiliyorum hayata, yaradılanları hoş görüyorum Yaradandan ötürü demiş Yunus, Onu’da anlıyorum artık…
Tüm resimlerle dolu kâinat, Ressam sensin…
Marifetullah ne büyük bir ilimmiş Allah’ım, samanyolu küçücük kaldı senin ilminin yanında.

Dersin…

Meğer ne de boş şeyler için üzülmüşüm, asıl senden ayrı geçirdiğim saniyelere üzülüyorum artık.
Seni tanıdıkça Âşık oluyorum sana, hayranlığım kat be kat artıyor.
Hayretlerdeyim.
Neden! Neden! Resimlerle oyalanmışım bunca zaman.
Leyla Leyla derken, Mevla’yı neden unutmuşum, hâlbuki Leyla sadece bir okulmuş, sana gelen yolu tarif eden bir okul.

Yürek kavruluyor ilahi aşkın ile dönüyorum, dönüyorum, aklım yerinde değil, bu kadar mı güzelmiş senin aşkın, bana verseler tüm kâinatı, asla istemem.
Varsın saraylar, köşkler, huriler, gılmanlar, dünyalıklar, ukbalıklar isteyenlerin olsun
BANA SENİ GEREK ALLAH’IM BANA SENİ GEREK.
Dersin…

Gülün çiçeğinde Muhabbetullah ilmini buldum Allah’ım.
Mevlamın sırrı ki çile çekmeden ele geçmiyor, bedel istiyor, ama aldıklarının karşılığında, öyle bir Hazine veriyor ki, geri istemiyorsun verdiklerini.
Mevlam geri veriyor aldıklarını, bu sefer sen istemiyorsun.
Seni Seviyorum Allah’ım, Seni Seviyorum…
Sana Aşkımı İlan Ediyorum…
Duysun cümle âlem, Aşığım âşık…
Dersin…

Varsın bu kulunda senin âşıklarından yazılsın,
Aşk hamalı olsun, bu öyle bir yükkü hürmetle taşınası…
Mevlam ne olur Cemallulah’ından mahrum etme bu acizi de.
Ne arzum ne dileğim kaldı şu fani dünyada.
Bir dileğim varsa Senin Cemalindir ancak.
Yüreğimdeki bu yangınını Cemalini seyretmek söndürür ahirette.
Bana düşen son nefesi beklemektir, aşkla hizmet gerekir tüm kullarına ki, ola da bir kulu dua ederde Cemalullahı kazanabilir bu garip âşık.
Dersin…

Son nefesim Şeb-i arus olsun ilahi…
Herkes gülsün, ağlamak yok, Cenazem Düğünümdür.
Mezarıma güller dikin, dikin ki Muhabbetullahı herkes okusun, güllerin dallarında, yapraklarında, çiçeğinde… Dersin…

Bir şey unuttum değil mi? Neden mi kırmızı gül?

Kurban olduğumdandır Mevlam’a, canımı O’na adadığımdandır.
Herkes bir şey için yaşar şu fani dünyada, varsın bu garip âşıkta O’nun için yaşasın, şehitler gibi canını feda etsin, çok mu? O’na bir can feda etmişim, al Mevlam canım senindir.
Dersin…

Emanetin Senin’dir.
Ne zaman ki gönderdin AZRAİL (as) ‘I

” HAZIRMISIN” dediğinde

” HAZIRIM ARTIK GİDELİM” diyeceğim O’na

İNŞAALLAH…

Dersin…

Mihrican Ulupınar