Osmanlılar döneminde kız çocuklarının mektep hayatı on-on bir yaşlarında biterdi. Bundan sonra İslam dinine göre tesettüre girip evlerinde vakarlarıyla annelerinden veya ehil tanıdık bir hanımdan evlilik hayatlarında gerekli olacak dini, ahlaki bilgiler, ev işlerine ait bilgi ve beceriler öğrenirlerdi. Bugün olduğu gibi sokaklara dökülmezler, anne ve babalarının gözetimi altında eğitilirlerdi.
O zamanlarda kız çocuklarının ileri seviyede ilim tahsil etmesine gerek duyulmazdı. Çünkü kızların ev hanımlığı ve annelik vazifesi bunlardan önde gelirdi. Ayrıca kız çocukları 13-16 yaşları arasında evlendirilir bu yaşına kadar da ancak evlilik hayatında kendisine gerekli olacak dini ve dünyevi bilgiler öğretilebilirdi. Ancak kız çocuğunun ilim tahsiliyle meşgul olmasını isteyen aileler için günümüzde bile Müslüman ailelerin bulamadığı imkânlar ve kolaylıklar mevcuttu. Özel hocalardan evlerinde özel ders aldırıyorlardı. Bu şekilde ilimle meşgul olan hanımların sayısı küçümsenemeyecek kadar çoktur. Özel ders aldıkları için de daha başarılıydılar. Özel ders alarak yetişen hanımlardan bir kaçına misal, Adile Sultan 1316 da vefat etmiştir. II. Mahmut’un kızı Saliha Müslüman hanımlardandır.
Bir münacatından:
Ya ilahi senden özge yok Hûda
Padişah-i bi zeval u Kibriya
Bir şerik-ü bir nazır olmaz sana
Hükmüne ferman senin Ya Rabbena [1]
Amasyalı Mihri Hanım 912 de vefat etmiştir. Fatih Sultan Mehmet devri edebiyatçılarından ve eski Osmanlı şairlerinin en değerlilerindendir. Evliya Çelebi Mihri Hanım’ın, Amasyalı olup, genç yaşta vefat ettiğini, fıkıh ve feraize müteallik manzum risaleleri olduğunu nakletmiştir.
Divanın matla’ından
Yazdı can levhasına Bismillah Kudret-i La ilahe illallah
Gösterin doğru yol bihamdillah. Himmeti La ilahe illallah[2]
Osmanlı döneminde hanımlar memleketin içtimaı durumundan haberdarlardı. Düşman tarafından gelen felaketleri görüp padişahı, orduyu uyarıyorlardı. İşte bu kadınlara bir örnek; Benli Halime diye tanınan bir halk şairi hanımın mısralarından bir kısmı:
Ya nice yatırsın gafletten uyan
Yad işlerden agâh ol padişahım
Kâfire bir kılıç çal padişahım
Kötü katır hac takımı gezdirir
Dine davet eder candan bezdirir
Koma hakkımızı al padişahım
Bizden selam edin Sultan Selim’e
Tac-u tahtı terk et gel padişahım[3]
Bütün ömrü boyunca ilim tahsiliyle uğraşmış olan hanımlara bir örnek; Feride Hanım, Kastamonu âlim ve şairlerindendir. 1253’ te doğmuştur. Yedi yaşında iken Kur’an-ı Kerim’i hıfzetmiş, babasından arapça ve farsça dersi aldıktan sonra hat “sülüs ve nesih” yazılarını da meşk etmiştir. İcazet aldıktan sonra sekiz-on adet Kur’an-ı Kerim ve bir o kadar da “Muhammediyye” yazmıştır.
1269 senesinde on altı yaşında iken evlenip İstanbul’a gelmiştir. Beyi vefat ettikten sonra tekrar evlenmeyip zamanını okuma ve ilmi tetkikata hasr etmiştir. 68 yaşında iken vefat etmiştir.
Kendisi son derece mütevazı ve hatırşinas bir hanım olup pek az sokağa çıkar, davet olunduğunda icabet eder, latifeleri ve hazır cevaplılığıyla bulunduğu meclisi ziynetlendirir, neşelendirirmiş.[4]
Fikr idüp bahtı siyahım kâtı yandım bu gece
Cevr-i dildâr ile cânımdan usandım bu gece
Feride Hanım tarikat mensubu bir hanım olup, şiirlerinde ilahi aşkı konu edinmiştir. Çok sayıda şiir yazmış fakat şiirlerini toplama ve tanzim etme gibi bir âdeti olmadığından çok sayıda şiirleri kaybolmuştur.
Kadın ve aile dergisi 15 Ağustos-15 Eylül 1988, Ayın Dosyası.