25 Nisan 2024 / 16 Şevval 1445

İletişim Engelleri

İletişim duygu, düşünce veya bilgilerin her çeşit haberleşme vasıtası ile başkalarına nakledilmesi olduğuna göre bunu engelleyen her şey de iletişim engelidir. İnsanın çevresi ile kuracağı iletişim kendi içinde başlar. Bilgi kaynağı olduğunda, bilgi üretmeye, hedef olduğunda ise gelen bilgileri yorumlamaya çalışan bu kişi her iki durumda da iç iletişim gerçekleştirmek zorundadır. Sağlıklı iletişimde duygu, düşünce ve davranış bütünlüğü vardır.

Kesintisiz ve sağlıklı iletişim yolları üzerinde yoğunlaşmalıyız. Hayat sevgi demektir, sevgi ise iletişimsiz olmaz. Bizler yaratılmış varlıklar olarak, Yaradan Rabbimizle iletişimimiz nasıl? Yeterli mi(devamlı mı)? Kaliteli mi(ihlaslı mı)? Kişi Rabbi ile kesintisiz bir bağ kurarsa, kâinatla iletişime geçer; Yunus Emre gibi sarı çiçekle dertleşir, dağlar ile taşlar ile halleşir. Bizim engellerimiz neler? İletişimin önündeki en önemli engellerden birisi de önyargılar, kalıplaşmış düşüncelerdir. Bir insanda önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan daha zor denmiş, neden acaba? Sakın nefsimizin inatçılığından olmasın! ? Bu yazıda ön yargılarımızı ele almak istiyorum. Rabbimizle iletişimimizi sağlayan şeylerin en başında Kuran-ı Kerim gelmektedir.” Lütfen her türlü önyargıdan uzak, duru, dingin, bir kalp ile idrak edecek şekilde (idrak anlamanın ötesinde bir kavramdır, idrakte kemale erme vardır) okuyunuz”, tavsiyesi üzerinde düşünelim. Önyargıyı oluşturan şeylerin başında nefsimiz geliyor, nefs ise sahte tanrıdır, korkaktır, sahte maskeler takar. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de İsra 17/90-94. ayetlerde olduğu gibi: kendilerine doğru yol rehberi (Kur’an) geldiği zaman, insanların imanlarına ancak :”Allah bir insanı mı peygamber gönderdi?” demeleri iman etmelerine mani oldu. Buna benzer pek çok ayet vardır. Peygamberlere hep bu önyargıları ile yaklaşanlar maalesef vahiy ile buluşamamış, mahrum kalmışlardır. Akıl yürütmeler, bozuk niyetler insanı en değerli şeyden, imandan edebiliyor. Akıl insan için en kıymetli duyu aracı fakat aklın selim akıl olması gerekli, yoksa her akıl insanı hakka ulaştırmıyor. Gönle vahyin ışığı düşmeden, akıl kördür. Akıl vahiy ile buluşursa irfan olur, akıl nefs ile buluşursa kibir olur; felakete götürür, şeytanda önyargı ile kendini Adem (as)’dan üstün görerek :”ben ondan hayırlıyım beni ateşten onu topraktan yarattın” dedi; ebedi rahmetten kovuldu. Hadis-i şerifde Peygamber (sav) Efendimiz: “Allah-u Teala Hz.leri sizin beden ve yüzlerinize değil, kalplerinize bakar “ (Müslim,Birr 33) buyuruyor.

Günlük hayatımızda kalıplaşmış düşünceye sahip olanlar, belli bir durumun veya bir özelliğin herkes için geçerli olduğunu düşünürler; bütün ile parça arasındaki farklılığı gözden kaçırırlar. En fazla kullandıkları kelimeler ” herkes, her zaman, daima, asla” gibi sözcükler. Mesela bütün aksilikler beni bulur zaten, veya bundan adam olmaz, sen zaten hiçbir şeyi başaramazsın ki! Bunu işiterek büyüyen bir çocuk nasıl bir şeyler yapabileceğine inanır, çok zor. Bir bilgeye sormuşlar “en çok kimi seversiniz? ” diye. Bilge kişi: “terzimi” demiş. “ Çünkü ona her gittiğimde benim ölçümü yeniden alır, ama ötekiler benim hakkımda bir karar verir ömür boyu değiştirmezler.” Hayatı zorlaştırmayalım, kolaylaştıralım, iletişim frekansımız sevgi odaklı olmalı, sevginin hedefi istediğiniz bir şeyi elde etmek değil, sevdiğiniz için bir şeyler yapmaktır. İstikrarlı olmak duygu, düşünce ve davranış bütünlüğü sağlamaktır. Bugünümüzü çalan iki hırsız var, biri geçmişe ait keşkelerimiz diğeri de geleceğe dair endişelerimiz bugün yapmamız gerekenleri engelliyorlar. Önce dinleyelim. Kendimizle o kadar meşgulüz ki başkaları ile ilgilenmiyoruz bile. İnsanları birleştiren toplayan, güzel huy, tatlı dil, temiz kalp ve cömertliktir diyor Prof.Dr. M.Es’ad Coşan ra. Her insanda keşfedilmemiş birkaç yön vardır, onları keşfetmek gerekir. Bu yolculukta iletişime niyet, samimiyetle gayret gerekli. Samimiyetimiz yapmacık değil, gerçek, doğal olmalı. İlişkiler bahçeye benzer. Bakımlı bir bahçe bile ihmal edilirse, yabani otlar bitmeye başlar. Kendimizi de ihmal etmeden, ön yargılarımızdan kurtulmamız gerekli, bunun için de kritik analitik düşünceye sahip olmalıyız. Bizler güzeli, adaleti, doğruluğu ve Hakkı örnek ve hâkim kılmak istiyorsak ön yargılarla nasıl adil olabiliriz? Sağduyulu olalım, sağduyulu insanlar bilgi sahibi olmadıkları insanlar hakkında bir şeyi aktarmazlar, haberin doğruluğunu araştırıp, kulaktan dolma bilgi ile zan ve tahminle konuşmazlar. Kesintisiz ve sağlıklı iletişimli, önyargısız günler temennisi ile vesselam…

Nezahat KÜLEKÇİ